Don Kişot, Cami İnşaatında sigortasız çalıştırıldı mı?
Edebiyat tarihinin en tanınmış kahramanlarından biri olan Don Kişot, 1605’te İspanyol yazar Miguel de Cervantes’in kaleminden doğdu. Yel değirmenlerini dev gibi canavarlara benzeten, hayal ve hakikati birbirine karıştıran bu soylu şövalye, sadece bir roman karakteri değil; İspanyollar için onur, hayal gücü ve özgür düşüncenin simgesidir. Tıpkı bizim Karagöz ile Hacivat’ta gördüğümüz gibi, Don Kişot ve sadık yoldaşı Sancho Panza da insan ruhunun iki yanını temsil eder: idealizm ve gerçekçilik.
İşte bu hayalperest şövalyenin yaratıcısı Cervantes ile Osmanlı İmparatorluğu’nun yolu, 16. yüzyılın en çalkantılı dönemlerinden birinde kesiştiği söylenir. Rivayete göre 1571’deki İnebahtı Deniz Savaşı’nda yaralanan ve esir düşen Cervantes, Akdeniz’de Osmanlı korsanlarının eline geçer. Kimi anlatılara göre önce Cezayir’e götürülür, sonra İstanbul’a getirilerek Karaköy de Kılıç Ali Paşa Camii’nin inşaatında çalıştırılır. Hatta bu yüzden bazıları bu mabede “Don Kişot Camisi” bile der.
Hikâyeye göre Cervantes, caminin taşlarını sırtında taşırken, belki de memleketinden binlerce kilometre uzakta, Don Kişot’un ilk tohumlarını zihninde atıyordu. Boğaz’ın rüzgârı, Topkapı surlarının gölgesi, Galata Kulesi’nin silueti… Hepsi onun hayal dünyasına karışıyordu.
Ancak işin tarihî kayıtlara bakan yüzünde durum biraz farklıdır. Yani bu “Don Kişot Camisi” hikâyesi, bir şehir efsanesinden ibaret de olabilir. Fakat efsaneler, bazen tarihten daha çekici, daha kalıcıdır.
Kılıç Ali Paşa Kimdir?
Kılıç Ali Paşa, aslen İtalyan asıllı bir denizciydi. 1519’da Calabria bölgesinde Giovanni Dionigi Galeni adıyla doğdu. Gençliğinde denizcilik yaparken Akdeniz’de Osmanlı korsanlarının eline geçti ve esir oldu. Esaret sırasında Müslümanlığı kabul ederek Ali adını aldı. Denizcilikteki yeteneği, cesareti ve sadakati sayesinde hızla yükseldi. Osmanlı donanmasının efsanevi kaptanı Barbaros Hayreddin Paşa’nın yanında yetişti.
Donanmadaki parlak başarıları ona “Uluç Ali” adını kazandırdı. 1571’deki İnebahtı Deniz Savaşı’nda Osmanlı donanmasının büyük kısmı yok olurken, komuta ettiği birlikleri neredeyse kayıpsız kurtarması ve geri getirmesi, ona padişah II. Selim tarafından “Kılıç Ali” unvanını kazandırdı. “Kılıç” lakabı, savaş meydanlarındaki keskin zekâsı ve gözü pekliği ile özdeşleşti.
Paşa, İstanbul’da kendi adına bir cami yaptırmaya karar verdiğinde, Mimar Sinan’ın ustalığına başvurdu. Böylece 1580’de Kılıç Ali Paşa Camii inşa edildi. Rivayete göre işte bu caminin inşaatında Cervantes çalıştırılmıştı…
Osmanlı ve İspanya’nın Akdeniz Satranç Tahtası
- yüzyıl, Osmanlı ile İspanya’nın Akdeniz hâkimiyeti için kıyasıya yarıştığı bir dönemdi. İnebahtı Deniz Savaşı (1571), bu rekabetin dönüm noktalarından biri oldu. Osmanlı donanması ağır kayıplar verdi, ancak imparatorluk kısa sürede donanmasını yeniden inşa ederek üstünlüğünü korudu. Bu savaşların gölgesinde binlerce asker, denizci ve sivil esir düştü. Esir ticareti, fidye anlaşmaları ve korsan baskınları dönemin olağan olaylarıydı.
Cervantes’in esir düşüp Cezayir’e götürülmesi, işte bu büyük tarihî tablonun küçük bir parçasıdır. Kimi efsanelerde İstanbul’a uzansa da, belgeler onun beş yıl boyunca Cezayir’de kaldığını, birkaç kez kaçma girişiminde bulunduğunu ama İspanya’ya 1580’de dönebildiğini gösterir. Yani “Don Kişot Camisi” hikâyesi, tarihin resmi kayıtlarından çok, Akdeniz’in efsanelerle dolu rüzgârına aittir.
Bu haftalık benden bu kadar ;Karaköyde bir Dok kişot efsanesinin sgk sız çalıştığını unutmayın …
Kalın sağlıcakla …