Sanatın Evrenselliğinde Hayat!…
Gastronomi de Ürettiği Sürece Sanattır…
Gastronomi, gerçek anlamıyla tanımlanışından bu yana giderek daha fazla ilgi görüyor. Doğru yiyeceği seçme, hazırlama, sunma ve insanların bundan keyif almasını sağlama sanatı olarak da tanımlanıyor, bir ürünün tarladan sofraya gelene kadar geçen tüm aşamaları, gastronominin ilgi alanına giriyor. Bunun yanında yemeğe katılacak malzemenin oranı, yiyecek içeceğin servisi, yemek yenilen mekanın ve personelin özellikleri gibi konularla da doğrudan ilgilenen gastronomi, yemeğin tarihi ve kültürünü de kapsayan disiplinler arası bir alan…
Gastronominin bir sanat dalı olarak görülmesi sadece bir yorum olarak kalmıyor. Gastronominin sanatla ilişkisi birçok üniversitenin bu bilim dalını güzel sanatlar çatısı altına almasıyla tescillenmiş durumda.
Resto okurları için bir araya geldiğimiz Sanata Evet Kampanyası kurucusu yazar, yönetmen, oyuncu Tamer Levent İle sanatın evrenselliği üzerine kısa bir sohbet gerçekleştirdik.
Nermin Öztaydaş: Sayın Levent, sanatı her alanda canlı tutmak adına yaptığınız girişimler, yürüttüğünüz kampanyalar son derece değerli. Geçtiğimiz yıl Gastronomi Turizmi Derneği tarafından organize edilen ve uluslararası boyutta da katılımcı bulan GastroShow etkinliğimizde de üzerine bastıra bastıra dile getirdiğiniz üzere; sanat, üretilerek şekillenen hayatın her evresinde kendine bir yer buluyor ve bizi ayakta tutuyor. Bu söylemleriniz son derece önemli. Sanat ve sastronomi ilişkisine dönersek, Resto okurları için neler söylemek istersiniz? Gastronominin sanat olarak anılmasının altında yatan nedir?
Tamer Levent: Evet, var oluşumuzdan bu yana sanat denilen yüce duygu, türlü türlü alanlarda kendisine yer bulmuştur. Resimle, heykelle, müzik ile, tiyatro ile hayatımızı aydınlatmış ve bizlere yeni üretme alanları da oluşturmuştur. Kültür,sanat ile kendine yol bulan toplumsal tanımlamadır. Gastronomi de sanatı ve kültürü besleyen bir dayanak noktası olmuştur. Çünkü insan elinin değdiği, özenle ürettiği her kültür değeri gibi elbette Gastronomi de bir sanattır . Şöyle ki; hangi topluma hangi kültüre dahil olursak olalım, yemek yapılırken, tatlar, dokular, renkler ve tüm bu güzelliklerin sunumu bir araya gelerek, lezzeti de içeren bir tabloya dönüşüyor. Bu da bu ürünün çıktığı yerin kültürünü, yemek kültürünü oluşturuyor. Sadece günümüzde de değil her yüzyılda ve her sanat akımında farklı şekillerde karşımıza çıkıyor gastronomi ve sanatın ilişkişi…
Nermin Öztaydaş Sanat sosyal yaşantımızın şekillenmesi aşamasında çok önemli bir noktada duruyor. Bu bağlamda günümüzde sanat ve sanatçının tanımı doğru yapılıyor mu ? Yoksa hala tanımlama aşamasında sorunlar yaşıyor muyuz? Ne dersiniz?
Tamer Levent: Sanat, bizim sosyal yaşantımızın içinde son derece kapsamlı bir terminoloji. Çünkü bu kelimenin altında bir çok anlam yatıyor. Ama biz maalesef ki bunu “sanatçı” diye bir meslek adı zannettik. Sanat kavramını da resim heykel tiyatro mimarlık zanaatlarının mesleklerinin kısaltılmış adı olarak düşündük. Ama sanat bundan ibaret değil. Bir kere “sanatçı” diye bir meslek yok. Çünkü sanat, hangi meslek, iş, beceri olursa olsun, amatör ya da profesyonel nitelikte bu mesleğin özenle fikirde yaratılmış düşünceleri, yaşamdan ve tecrübelerle edinilmiş bilgilerle karşılaştırıp insanla buluşturulmasıdır. Etik, estetik ve ortak hukuk nitelikte bir ürün yaratmaktır. Bu ürün yemek olabilir, insanlık yararına hizmet edecek sağlık çalışması olabilir, yaşantımızı kolaylaştıracak projeler olabilir, bu siyaseti de sevgiyi de kucaklayabilir. Bu sebeple özel ve önemlidir.
Nermin Öztaydaş : Sanatı her alanda etkin tutabiliyor muyuz? Sanat bizi ayakta tutabiliyor mu?
Tamer Levent: İnsanlık olarak önceki dönemlerde hayatı hep semptomal yani parçalı baktık. Bütünselliği kaçırdık. Halbuki İnsan vücudu bütünsellik arz eden bir model bir sanat eseri ve bu sanat eserinin bütün parçaları birlikte çalışıyor O zaman bu bütünselliğe uygun bir yaşam sağlayabilmeliyiz ve bu bütünselliği sağlamak da sanattır. Yaşamın her alanında kullanmak gerekir. Eskiden sanat elit bir tabakaya hizmet eden bir anlayış olarak görüldü. Örneğin halk oyunları sanat sayılmadı. Hatta yemek pişirmek bile sanattan sayılmadı. Ama kaçırdığımız bir şey var. Halk kültürü olmadan, kültür olmadan sanat olabilir mi? Sanatı ancak hayatımızın bütününe yayacak olursak, bizi ayakta tutabilir. Çünkü yaşam sevgimizi artırır. Beynimizi daha yaratıcı kullanma konusunda bize yardım eder. Biz bunu yaşama uyguladıkça, sanat bizi ayakta tutacaktır.
Nermin Öztaydaş : Yemek pişirme aşamasındaki seramoni size neyi ifade ediyor?
Tamer Levent: Bir yemeğim pişirilme aşamasında gerekli olan o değerler; gramlar, gramajlar, estetik değerler, etik değerler vb… değerler, insanlık hukuku ise; bir yemeğin pişirilmesinde bunların aranması söz konusu değil midir? E bu bütünselliğin kendisidir. Dolayısıyla Yemek pişirmek elbette sanattır.
Nermin Öztaydaş : Sanat, fikirlerin bilgi, tecrübe, estetik, etik değerler ile birleşmesi sonucu doğar ise, fikirler, toplumları oluşturur diyebilir miyiz?
Tamer Levent: Elbette tüm bunların neticesinde bu fikirlerle Duchamb döneminde sanat yeşermiş, bu fikirlerle Picasso Guernica tablosunu yapabilmiş, bu fikirlerle Dr. Bernard kalp nakli ile dünyaya bir hizmet sunmuş ve bu fikirle bir ülkede Cumhuriyet kurulmuştur .Yeni kuşaklar yeni kuşakları yeni süreçleri yeni süreçler de yeni kuşakları yaratır. Bu böyle devam edecektir.
Nermin Öztaydaş: Resto için çok özel bir sohbet oldu. Teşekkür ediyoruz.