DÜNYA MUTFAĞI VE BEST 50
Dünya mutfağı lafını her gittiğimiz otel ve restoranda görürdük. Aslında böyle bir şey var mı yok mu ? Yani bana getir kardeşim Dünya mutfağı tabağı denilince garson ne getiriyor veya Şef Dünya’yı mı tabağınıza yığacak konu açılımı tam olarak nedir. Bu konuda tespitleri yapalım .
Eskiden Nevzat usta vardı bilir misiniz ? hatırlamadınız değil mi? İzmir Fuarını hatırladınız mı? Tüm sanatçılar oraya gelirdi sabahlara kadar Efes otelinde sanatçılar servis isterdi .Kimler kimler Zeki Müren ,Bülent Ersoy ,Müjdat Gezen, Emel Sayın , Ayşen Gruda ,Zeki Metin kimi ararsan Efes otelinde takılırdı . İşte onlara ve sanayicilere hizmet sunan. Şefin adı Nevzat Usta ,onun oğlu Mehmet de şef oldu . Aile boyu marifetli insanlar .O kadar Egolu insana sabahlara kadar nefasetli yemekler yapmak her babayiğidin harcı değil . O dönemlerde otelciliğe başlayanlardan biri de Önder Dinler kardeşimiz . Her şeyin canlı şahidi .Sonra kendisi çok başarılı bir yönetici oldu .
Neyse o dönemlerde Türk Mutfağı Bolulu şeflerden geçiyordu . Sonra ise Yurtdışından şef ve yönetici getirmek moda oldu . Hem de daha yüksek rakamlara. Bizim şeflerde yabancı mutfağının daha önemli bir şey olduğu vurgusu ile menülerine Fransız İtalyan menülerini koymaya başladılar. O kadar karışık menüler ortaya çıktı ki tüm dünya artık menülere girdi .
Bu süreçte Türk Mutfağı out Dünya Mutfağı in oldu .Süreci en iyi yöneten 2 ülke oldu .Fransa ve İtalya .Fransızlar çok iyi olmayan yemeklerini güzel soslarla hikayeleştirdi. Lyon da Poul Bocus şef efsaneleştirildi. O zaman Cumhurbaşkanı nişanı aldı .Gastronomi konusunda okullar açıldı. Michelin gazı ile de Fransa sosyetik turist çekmeye başladı .Oysa Lyon bizim Karabağlar kadar bir şehir ama gastronomi turizmi ile uçtu gitti . (En ünlü yemeği de tartar)Gastronomi okulları ile de şefler yerlerine yedeklerini koydular .O sırada bizim şefler sadece Bolulu olanları işe almaya devam etti ve sektörde reklam yerine hemşericilik olmaya başladı. .
İtalyanlar ise başlı başına bir pazarlama başarı hikayesi. İşlemeyen şehir ve ürünlere mükemmel hikayeler uydurdular .’’Pizza kulesi’’ yamuk oldu bırak yamuk kalsın dediler Dünya’da salak çok bunu görmeye bile gelirler dediler .Sufle yanlışlıkla bulundu bırak alsın dediler nasılsa yiyecek çok insan çıkar .Yeter ki bunların reklamını iyi yapalım dediler.
Restoranlarda ‘’pizza’’ çok yayılması için ne yapalım ABD de İtalyan restoranları üzerinden pazarlayalım . Nasılsa ABD Özellikle bunların hamburgerden başka bildiği bir şey yok (ekmek arası köfte onu da getiren Hollandalılar) bunlara yemek kültürümüz ile fethedelim nasılsa piyasa boş .Onlar da ‘’Baba’’ filmi gibi sinema sektörü içinde de olarak ‘’Rocky’’ filmine kadar İtalyan kültürünü ve gastronomisini Dünya’ya ABD üzerinden aktarma yolunu seçtiler.
İtalya’nın içinde para edecek ‘’Trüf’’ mantarını o dönemin ABD başkanı Nixon üzerinden resmi yazı ile Michelin yıldızlı restoranlarda kullandırtma tavsiye yazısı aldılar .Kilosu 2200 Euro dan satılan coğrafi işaretli ürünler pazarladılar .
O sırada bize ise yabancı hayranlığı pompalandı .Avrupa’ya giden ABD ye giden orada yediği içtiğini anlattı ;gidemeyenler ise yalandı durdu .Dünya Mutfağı diye uydurma bir laf sadece yabancı hayranları için oluşturulmuş bir menü seçeneği oldu .
Devran değişti Dünya Anadolu’yu keşfetti. Anadolu 12000 yıllık tarihi ile Tüm Dünya’nın bile tarih kültür felsefe merkezi olarak görülen Dünyanın şımarık çocuğu Yunanistan’ın pabucunu dama atan bir tarih ve kültür barındırdığı gerçeği ile duvara çarptı .(Göbeklitepe vb)
Bu tsunami bazı özentilerin yaptığı Konferanslar vesilesi ile ülkemize gelen yabancı şeflerin gerçekler ile karşılaşması ve menülerine Türk Coğrafi işaretleri ile menüler oluşturmasına kadar gitti .
Şimdi ise rüzgar tersine döndü .Dünya’da marka olan yabancı şefler Türk mutfağını ve ürünlerimizi menülerinde koyuyorlar. Neden çok basit güneş balçıkla sıvanmaz biz zaten daha iyiydik .
Fakat ülkedeki özentiler İtalya, İspanya Fransa özentiliği ile yıllarını geçirdi .Bir kaç nesli bu şekilde kaybettik. Atatürk Sümerbank gibi tırnaklarımızla kazıyarak oluşturduğumuz kültürümüzü Dünya’ya tanıtan fabrikalar kurarken biz şimdilerde hala kahve içinde sanki Starbucksın sahibi sanıyoruz kendimizi .Onların bile sahibinin (Shaya grup arapların) olduğunu bilmeyen bir grup da saldırı düzenliyor protesto ediyor .
Geldiğimiz noktada Dünya Mutfağı yok Dünya’ya anlatmaya yeni başladığımız bir Türk Mutfağı var .
Gelelim ‘’Best 50’’ nedir
“The World’s 50 Best Restaurants” listesi, dünyanın en prestijli gastronomi ödüllerinden biri olarak kabul edilir. Sadece bir sıralama değil, aynı zamanda küresel mutfak trendlerini şekillendiren bir referans noktasıdır. Ancak bu etkinin ardında, yaratıcı bir fikir ve restoran dünyasını dönüştüren ilginç bir hikâye yatar.
Nasıl Başladı?
Bu liste, 2002 yılında İngiliz “Restaurant” dergisi tarafından, dünyadaki en iyi restoranları sıralama fikriyle doğdu. İlk başlarda yalnızca birkaç uzmanın katılımıyla bir editoryal proje olarak başlayan bu girişim, yıllar içinde uluslararası bir fenomen haline geldi. Bugün, listede yer almak, bir restoranın küresel gastronomi sahnesinde anında yükselmesini sağlayan bir onur olarak görülüyor.
Nasıl Değerlendiriliyor?
Liste, dünyanın dört bir yanından 1.000’den fazla gastronomi uzmanının, şeflerin, yemek yazarlarının ve gurmelerin oylarıyla belirleniyor.
- Jüri üyeleri, son 18 ayda yemek yedikleri restoranları değerlendiriyor.
- Restoranlar; yemek kalitesi, yaratıcılık, atmosfer ve genel deneyim gibi kriterlere göre puanlanıyor.
- Herhangi bir ücret veya başvuru prosedürü bulunmuyor, bu da listeyi daha bağımsız bir otorite haline getiriyor.
Neden Bu Kadar Önemli?
“The World’s 50 Best Restaurants” listesi, Michelin rehberinden farklı olarak daha dinamik ve yenilikçi mutfakları ön plana çıkarıyor. Sadece geleneksel lezzetler değil, modern mutfak trendleri ve yaratıcı şeflerin vizyonları da bu listeyle onurlandırılıyor. Örneğin, İspanyol restoranı El Bulli ve Danimarka’daki Noma, bu liste sayesinde dünya çapında ünlendi.
Eleştiriler ve Tartışmalar
Listede yer alan restoranların çoğunlukla Avrupa merkezli olması, Asya, Afrika ve Orta Doğu gibi bölgelerin yeterince temsil edilmediği eleştirilerini beraberinde getirdi. Ayrıca, değerlendirme sürecinin subjektif olduğu ve aşırı popüler restoranlara odaklanıldığı da tartışılan konular arasında.
Etki ve Kültürel Dönüşüm
50 Best listesi, sadece restoranların prestijini artırmakla kalmıyor; aynı zamanda yerel gastronomileri küresel sahneye taşıyor. Bir restoranın bu listeye girmesi, hem ticari başarı hem de turizm açısından önemli bir fırsat yaratıyor. Örneğin, Peru mutfağının dünyaya tanıtılmasında bu listenin büyük katkısı oldu.
Sonuç:
“The World’s 50 Best Restaurants” listesi, yemek kültürünün globalleşmesinde büyük bir rol oynuyor. Gastronomi dünyasının Oscar’ı olarak görülen bu liste, yenilikçi şefleri ve farklı mutfak kültürlerini öne çıkararak, yemek severlere yeni ufuklar açmaya devam ediyor. Bu başarı hikayesi, sadece yemeklerin değil; deneyim, kültür ve yaratıcılığın da zirveye taşındığını kanıtlıyor.
Bizi izlemeye devam edin
Bu haftalık bu kadar kalın sağlıcakla …
GÜRKAN BOZTEPE