Güney Fransa’da 1820’li yıllarda sanayileşen ve yıllık 300 ton üretilen, 1925 yılında ise sertifikasyon alarak dünya pazarına çıkan ürünün adı Roquefort, yani rokfor peyniridir. Rokfor, dünyanın her yerinde kaliteli işletmelerin menülerine ve damak tadına düşkün insanların evlerine hızla girmiş ve kabul görmüştür.
Peki, kadim Anadolu’da Karaman’da üretilen “civle küflü peyniri”ni Türkiye’de ve dünyada kaç kişi biliyor? İnanın, rokforu bilen ve tadanların sayısından çok daha az. Hatta yok denecek kadar az.
14. yüzyıldan bu yana, Yavuz Sultan Selim ve Kanuni dönemlerinde Anadolu topraklarında, rokfordan daha güzel ve daha doğal bir peynir vardı: Karaman küflü peyniri. Bu peynir, Yavuz Sultan Selim ve Kanuni’nin askerleri sefere çıkarken hem yedikleri hem de yanlarında götürdükleri bir üründü. Karaman küflü peyniri, antiseptik özelliklere sahip, bağışıklık güçlendirici ve doğal bir “penisilin” gibiydi.
Aslında, hekimbaşılar ve hakanlar bu ürünü o yüzyıllarda Fransızlardan önce keşfetmişlerdi. Dünyada buna benzer birçok ürünün anavatanı Anadolu’dur ve bu topraklar sayısız ürüne ev sahipliği yapmaktadır. Ancak sorunumuz, bu ürünlerin ilk olarak bulunduğu ve üretildiği bu güzel topraklarda, ürünlerin yeterince tanıtılamamış olmasıdır.
Onların başardığı ama bizim yapamadığımız şey, bu ürünlerin “PR”ıdır, yani tanıtımıdır. Bizim ilk yapmamız gereken, kendi mutfaklarımıza bu tür ürünleri sokmak ve genç nesillere bu ürünleri anlatmak, tattırmaktır. Ardından, bu ürünleri dünyaya tanıtmak hedefimiz olmalıdır.