Datça: Tarih, Kültür ve Lezzetlerin Şiirle Buluştuğu Yer
Ege’nin en güzel köşelerinden biri olan Datça, sadece berrak denizi ve rüzgârla dans eden badem ağaçlarıyla değil, köklü tarihi, zengin kültürü ve eşsiz gastronomisiyle de büyüleyici bir yer. Ünlü şair Can Yücel’in bir zamanlar “benim Datça’m” diyerek sahiplendiği bu özel yarımada, hem doğası hem de ruhu olan bir yerleşim yeri olarak hafızalara kazınmış durumda.
Knidos’un İzinde: Datça’nın Tarihî Zenginliği
Datça’nın tarihi, antik çağlara kadar uzanıyor. Knidos Antik Kenti, yarımadanın en önemli tarihî hazinelerinden biri. Burada, Afrodit Tapınağı’ndan tiyatroya, agora’dan sarnıçlara kadar pek çok kalıntı, ziyaretçileri zaman yolculuğuna çıkarıyor. Bir zamanlar bilim ve sanat merkezi olan Knidos, tarihte ilk kez yuvarlak planlı Afrodit heykelinin yapıldığı yer olarak da biliniyor.
Can Yücel’in Datça’sı: Şiirin ve Ruhun Buluşma Noktası
Datça, şair Can Yücel için sadece bir yaşam alanı değil, bir ilham kaynağıydı. Ömrünün son yıllarını burada geçiren şair, Eski Datça’daki taş evinde hayatı, doğayı ve insanı şiirlerinde harmanladı. “Mekânın Datça olsun” dileği, onun bu topraklara olan sevgisinin en güzel yansımasıdır.
Eski Datça sokaklarında dolaşırken Can Yücel’in izlerini hissetmek mümkün. Taş evler, begonvillerle süslü dar yollar ve küçük kafeler, burada zamanın farklı bir ritimde aktığını hissettiriyor. Datça’nın dinginliği, şairin dizelerinde vücut buluyor:
“Güzel günler göreceğiz çocuklar
Motorları maviliklere süreceğiz…”
Lezzetin deniz kenarı Datça Mutfağı
Datça sadece tarihi ve doğasıyla değil, mutfağıyla da ziyaretçilerini kendine hayran bırakıyor. Özellikle bademleri dillere destan. Bademli incir tatlısı, bademli bal gibi yerel lezzetler, buraya gelenlerin mutlaka tatması gerekenlerden. Ayrıca, Datça’nın taze deniz ürünleriyle hazırlanan lezzetleri de sofraları taçlandırıyor.
Kızarmış lagos balığı, zeytinyağlı otlar, Ege’nin meşhur kabak çiçeği dolması ve Datça’nın kendine özgü tarçınlı, ballı badem kurabiyesi, bu yarımadanın gastronomi zenginliğini gözler önüne seriyor. Tabii, bademli dondurmayı da unutmamak lazım!
Datça’nın Büyüsüne Kapılmak
Datça, tarih, kültür ve lezzetin iç içe geçtiği bir cennet. Can Yücel’in ruhunu bıraktığı, Knidos’un efsanelerle yoğrulduğu, Ege’nin en doğal lezzetlerinin tadıldığı bu özel yarımada, keşfedilmeyi bekleyen bir şiir gibi…
Eğer yolunuz düşerse, bir taş kahvede bademli kahvenizi yudumlayıp Can Yücel’in dizelerini hatırlayın:
“En uzak mesafe ne Afrika’dır, ne Çin, ne Hindistan
En uzak mesafe, iki kafa arasındaki mesafedir birbirini anlamayan…”
Datça, ruhu olan bir yer. Belki de bu yüzden Can Yücel burada kendini buldu. Belki de bu yüzden giden herkes bir parça kalbini burada bırakıyor.
Mehmet Ali Ağa Konağı, Datça’nın Reşadiye Mahallesi’nde yer alan ve 1800’lü yılların başında inşa edilmiş önemli bir sivil mimari örneğidir. Yörede “Kocaev” olarak da bilinir ve Osmanlı dönemi sivil mimarisinin günümüze ulaşabilmiş nadir örneklerinden biridir. 
Konağın inşası sırasında, 9 kurban kesildiği ve ciğerlerinin Datça’nın farklı noktalarına bırakıldığı, en geç çürüyen ciğerin bulunduğu Reşadiye Mahallesi’nde konağın inşa edildiği rivayet edilir. Bu yöntemle, konağın en sağlıklı ve havadar yerde yapılması amaçlanmıştır.
Zamanla bakımsız kalan konak, 2002 yılında Pir ailesi tarafından satın alındığında neredeyse harabe durumundaydı. İki yıl süren titiz bir restorasyon sürecinin ardından, 2004 yılında “müze otel” konseptiyle hizmete açıldı.
Günümüzde Mehmet Ali Ağa Konağı, hem tarihi dokusu hem de mimari özellikleriyle ziyaretçilerine eşsiz bir deneyim sunmaktadır. Bahçesindeki asırlık çınar ağaçları ve konağın iç mekanındaki detaylar, Osmanlı sivil mimarisinin zarafetini yansıtmakta.
İçinde inanılmaz hikayeler barındıran bu konak artık çok şanslı ;çünkü işletmenin başında Hilton ‘dan tanıdığımız sektör duayeni otelci Serdar Karcılıoğlu var .
Serdar bey sadece bu konağın değil grup şirketinin tüm gayrimenkullerinin Turizme kazandırılması için ekibini hızlıca toplamış ve sezona hazır etmiş .Bu özel mekan belki de ülkemizde görebileceğiniz en özel konaklardan biri .Siz şöyle söyleyeyim başoda gecesi 1000 usd olacak .Buraya gelenler gerçekten krallar gibi ağırlanacak ..
Serdar beyin ekibi zaten çok tecrübeli Bodrum’da da çok özel otellerde sosyeteyi ağırlayan kadro artık burada .
Datça kendi halinde Can Yücel’in bildiği herkesin bilmediği kabuğunu korurken aynı zamanda Bodrum’daki sonradan görme ve sonradan gurmelerin olmadığı sadece entelektüel ve donanımlı kesimin gelebileceği özel bir saklanma alanı yaratılmış .
Konak’da yer bulamazsanız aynı şirketin farklı farklı yürüme mesafesinde özel muhteşem villaları da mevcut. Kitap yazmak isteyenler mükemmel huzurlu ortamlar var .
Datça ‘da fiyatlar da gayet makul .Sabah-akşam ara sokaklarda size bir şey satmak isteyen satıcılar yok .Felsefe konuşacaksanız veya caz arayışınız varsa sizi buraya bekliyorlar .Para pekçok kişide olabilir ama kültür ve para az kişide oluyor .Dalaman havalimanından buraya özel transfer araçları ile sizi alıyorlar .Bence bu mesafeye değer .Zaten D maris de de özel bir restoran açılmış olması tesadüf değil eskiden Bodrum Alaçatı vardı artık burası İnn olmuş . Ama kimseye sakın söylemeyin kalite düşmesin .
Peki nedir bu Datça bademi, Türkiye’nin en kaliteli bademlerinden biri olarak bilinir ve kendine has özellikleriyle öne çıkar:
- Tat ve Aroma: Datça bademi, diğer badem türlerine göre daha tatlı ve yoğun aromalıdır. Ağızda yağlı ve lezzetli bir his bırakır.
- İnce Kabuk: Kabuklu Datça bademi, oldukça ince kabukludur ve elle kırılabilir. Bu, özellikle “nurlu” türü için belirgin bir özelliktir.
- Besin Değeri: Yüksek protein, sağlıklı yağ ve vitamin-mineral içeriğiyle besleyici bir kuruyemiştir. Özellikle E vitamini ve magnezyum bakımından zengindir.
- Dayanıklılık: Datça bademi, doğal yapısı gereği uzun süre tazeliğini koruyabilir ve raf ömrü uzundur.
- Yöresel Türler: En bilinen çeşitleri Ak Badem, Nurlu, Dedebağ ve Diş Bademidir. Nurlu bademi, en meşhur ve ticari değeri en yüksek olan türüdür.
- İklim ve Coğrafyanın Etkisi: Datça’nın kurak ve rüzgârlı iklimi, bademin kendine has sertliğini ve lezzetini kazanmasını sağlar. Az yağış alan, bol güneşli bir bölgede yetiştiği için aroma yoğunluğu yüksektir.
Bu özellikleri sayesinde Datça bademi, özellikle çerez olarak tüketilmekle birlikte badem sütü, badem unu ve badem yağı yapımında da kullanılır.
Beni bu muhteşem güzellikler ile birleştiren sevgili Serdar Karcılıoğlu’na ve değerli ekibine içten teşekkürler. Sadece Datça değil Türk turizmi kazanacak .
Yatırımcı şirketin Anadolu kadınına destek vermesi ,dönüşümlü ürünler kullanması ,zincir market yerine yerel üreticilerden organik ürün kullanması ,sürdürülebilir yeşil enerji ,sıfır atık politikası kullanması gibi başlıklar bile sadece bu bölgeyi ziyaret etmek için yeterli sebepler .Son duyumlarıma göre muhteşem lezzetler de bu konakta olacak .
Bu haftalık benden bu kadar bu özel coğrafya ve efsane hikayeler içeren Mehmet Ali Konağını yaşamadan dönmeyin .
Şair ne demiş: Acelen varsa ne işin var Datça’da …
Kalın sağlıcakla …
Gürkan Boztepe