Kendine; uzakları, öteleri, başkalıkları hatta her şeyin en özelini arıyorsun diye kızma! Bu, özel olanı hak etmekten ziyade özel olmakla ilgilidir. Bazı ruhlar gerçekten özeldir ve o bazıları için aramak bulmaktan, yolda olmak varmaktan, savaşmak kazanmaktan; feda etmek elde etmekten, sevmek sevilmekten, arzulamak tatmin olmaktan çok daha kıymetlidir. Bu senin şımarık ya da karmaşık olduğunun değil, kelimenin tam manasıyla gerçek bir otantik olduğunun kanıtıdır. Otantiklik, her şartta ve koşulda kendin olabilme, öz benliğinle uyum içinde bir yaşam sürebilme cesaretidir. Herkes gibi değil, içinden geldiği gibi olma cesareti…Cesursun çünkü değişime tamamen kapalı olarak kodlanmış zihinler, anlamsız ve faydasız gidişlerin, toplumsal normlar; yapaylık ve sıradanlığın, kâinata ve insana dair tüm sırların sanki birileri tarafından şifrelenmişçesine derin bilinmezliğinin tam da ortasında sahici bir varlık gösteriyorsun. Sen öylesine, olmuş olsun diye, gelişigüzel ya da yüzeysel var olamıyorsun. Senin dünyaya yansıma biçimin, Yaradan’ın esmalarının kâinata yansıması kadar özel bir muhteşemlik ihtiva ediyor. Artık bunu daha iyi anlamalı ve belki de derinlerindeki o ilahi ezginin sesini biraz daha açmalısın. Gün olur ezgin söz, sözün dans, dansın zikir, zikrin ab-ı hayat olur.
En derin ve içten sevgilerimle…
Ezgi TEKKÖKLÜ