“İkinci el” kültürünün yeniden anlam kazanmaya başladığı günümüzde bit pazarlarına olan rağbet artıyor. Hatta pek çoğumuzun sevmediği trend kavramının içine sızıyor… Kullanılmış olan bir eşyayı yeniden tüketim çemberine sokmak, “sürdürülebilirlik” kavramını hemen hemen her alanda hayatımızın içine bir ufaktan almaya başladığımızın küçük bir örneği niteliğinde…
Bu aşamada adıyla kendi markasını oluşturan İstanbul gibi büyük şehirlerin kültürel dokusu, yaşam biçimi hatta sokak kültürü, ikinci el pazarlarını da kültürel bir çekiciliğe büründürüyor.
Bit Pazarı turizmi kavramı henüz tam olarak oluşmasa da, bu pazarlar için yapılan tur gezilerinin varlığı biliniyor. İstanbul’da bit pazarlarının çokluğu, farklı yaşam kültürlerinin bir arada yaşıyor oluşunun canlı bir örneği… Söz konusu kullanılmış eşyalar olsa da…
Keşfettiğim ilk günden bu yana gezmeyi hep çok sevdiğim bit pazarlarının çok olduğu bir kentte İstanbul’da yaşamak; kullanılmış ama içinde farklı hayat hikayeleri biriktirmiş eşyaları bir arada bulabilme lüksünü verdi bana… Gezdikçe anlıyor insan, eşya ile kurulan bağın gerçekliğini.
Konu ile ilgili küçük bir araştırma yapınca; Mc Robbie’nin dönemsel araştırmasında hippi alt kültüründe ikinci el eşya ve giysinin aslında bir stil dönemini oluşturduğu da ortaya çıkıyor.
Finlandiya’da da ikinci el pazarlarının büyük bir art kültür olduğu hatta bunun da üstünde toplumsal bir yaşama biçimi olduğunu söyleyen araştırmalar bulunuyor.
İstanbul, bit pazarlarının pek çoğunda da bu stil ayracını görmek mümkün. Hem Avrupa, hem de Asya kıyısında sayısız pazar bulunuyor. Ancak kendi içinde marka olan hatta şehir dışından turist ağırlayan bazı pazarlar var ki; onların her birini gezmek başka bir keyif…
Bu pazarlardan biri, Dolapdere Pazarı..
Dolapdere Bit Pazarı, Dolapdere’nin ara sokaklarında gecenin bir yarısı kurulup ertesi gün boyu devam eden bir bit pazarı. Bit pazarları içinde en ucuzu olabilir. Hiç tahmin etmeyeceğin şeyler bir anda karşına çıkıveriyor. Eski telefonlar, ayakkabılar, elbiseler, radyolar, kasetler, el fenerleri, eski üniformalar, daktilolar, tabaklar… Aradığın ve aramadığın her şeyi bulmak için Dolapdere Bit Pazarı ilginç bir adres diyebiliriz.
Dolapdere Bit Pazarı, Dolapdere Caddesi Feylesof Sokak’ta cumartesi geceleri saat 22.00 civarında açılıyor. Bazı haftalar pazar günleri de akşama kadar sürüyor.
Horhor Antikacılar Çarşısı…
Burası İstanbul’un Fatih semtinde bulunuyor. Büyük bir antika çarşısı görünümünde. 7 katlı bir bina. Aksaray metrosunu kullanarak ulaşabilirsiniz. Çarşıda antika mobilyalar, aydınlatmalar, masalar, heykeller, vazolar, gramofonlar ve çok farklı dekoratif ürün bulmak mümkün. Özellikle dekorasyon sevenler için burası bir cennet. Antika kelimesi bütçe anlamında korkutsa da ücretlendirme konusunda makas çok açık. Burası diğer pazarların aksine pazar günü kapalı. Ama hafta içi açık.
Bomonti Bit Pazarı
Bomonti’deki pazar, diğer pazarlardan farklı olarak çok daha düzenli. Antika ürünlerin çeşitliliği çok. Cumartesi gecesinden kurulup pazar günü boyunca devam eden bu pazarda yerli ve yabancı turist görmek de mümkün. Bu pazarda eski model televizyonlar, fotoğraf makineleri, şamdanlar, kitaplar, oyuncaklar, kıyafetler, müzik sistemleri, gözlükler…
Bomonti Semt Pazarı alanında kurulan pazarı; cumartesi 23.00 sonrası, pazar günü de 18.00’e kadar ziyaret edebilirsiniz. Osmanbey metrosu kullanılarak, pangaltı çıkışından rahatça ulaşım sağlanabiliyor.
Kadıköy Bit pazarı
Ziyaret edilecek en derli toplu pazarların başında Kadıköy Bit Pazarı geliyor. Diğer pazarlara nazaran fiyat olarak daha uygun fırsatlar sunabiliyor. Kıyafet çeşitliliği fazla. Ama antika ve porselen bebek konusunda özel bir Pazar olarak biliniyor.
Pazar tutkunları iyi bilir. Bu pazarların hemen çıkışında kurulan tezgahlarda dolma, kısır, kek hatta gözleme gibi el ürünlerini hem çok taze hem de farklı yöresel tatlarda bulabilmek mümkündür.
Ünalan metro istasyonunu ya da Uzunçayır metrobüs hattını kullanarak, Pazar günleri saat 17:00 ye kadar ziyaret edebilirsiniz.
Pazarları hep sevicem. Pazar günlerini de …
Bu haftalık benden bu kadar…
Sevgiyle kalın…
Nermin Öztaydaş